Karadağ’ın sahilleri, plajları, tarihi duvarları ve sokakları, gölleri ve milli parklarını ziyaret ettiğiniz zaman ülkeyi tanımış olmuyorsunuz.

Karadağ aynı anda bir balkan ve akdeniz ülkesi. Onlarca saklı kalmış gizli köylere ev sahipliği yapan bir ülke. Karadağ’ı daha yakından tanımak için; köylere yürüyün.

Karadağlılar misafirperver insanlardır. Çoğu Balkan insanı gibi sizi ağırlamaktan mutluluk duyacaklardır. Fakir olsalar bile, sizi evlerinde lezzetli yemekler ve kaliteli içecekler ile ağırlayacaklardır. Geçmişinden gurur duyan, ilginç bir hikaye saatlerce anlatılacak, bu yüzden evin önündeki (zorunlu) gölgelikte geçirilen zamanın çok çabuk geçtiğini farketmeyeceksiniz. Kırsal kesimde yaşam zordur, ancak Karadağlılar her zaman bundan zevk almanın bir yolunu buluyorlar.

Karadağ’da hangi köyler ziyaret edilir?

Avrupa’nın bu kısmının kargaşalı tarihi sayesinde, her köyün kendi hikayesi, efsanesi ve şöhreti var. Sizler için dört tane seçtik ve bunlardan birini ziyaret ettikten sonra mutlaka ziyaret edeceğinizden eminiz.

Njeguši

Eski Karadağlı köyü, ülkenin bir nevi simgesidir. İşte Karadağ’da birkaç yüzyıl boyunca hüküm süren Petrovići hanedanının doğduğu yer. Njegoš müzesini ziyaret edin ve evleri görün.

Bu tarihi köy, özel bir pozisyonla kutsanmıştır: Kotor’un yukarısında, 900 metre yükseklikte bulunur ve burada şehirlerarası ve dağ iklimleri iç içe geçmiştir. Bu iki şey anlamına gelir: Boka’nın harika manzarasını kaçırmamalısınız ve prosciutto (kalite etiketi ile korunan ilk Karadağ ürünü) denemelisiniz. *prociutto bir çeşit domuz eti ürünüdür.

Kotor’dan Njegus’a (ünlü Lovcen’e doğru) olan eski yol, kendisi için bir cazibe merkezidir. Turistler özellikle köyün kiliselerinin sayısına da ilgi duymaktadırlar. Köyde 15 kadar kilise yer alır.

Godinje

Skadar Gölü kıyısındaki rustik bir köy, özgünlüğüyle bilinir.

Evler kompakt ve birbirine bağlıdır, bu nedenle mezranın başından sonuna kadar tek çatı/yol/avlu aracılığıyla geçebilirsiniz. Bu özgüllük aslında zor bir hikayeyi kapsıyor – köy bir zamanlar sınır bölgesiydi, bu nedenle düşmana sürekli maruz kalma bu tür bir yakınlığı şartlandırdı.

Ayrıca, bu köyde 14. yüzyıldan kalma Biljiç’in bahçeleri yer alır. Tarih sevenler, sizi birkaç yüzyıl önce geri getirecek olan yerel halkın harika hikayelerinin tadını çıkarabilirsiniz.

Gornja Lastva

Bu güzel Tivat köyü, yüzyıllardır gururla Vrmac tepesinde olmuştur. Sahilin cazibesi, rengarenk bahçeler, taş yollar ve evler, şifalı bitkiler ve dost canlısı yerler ile sizi fethedecektir.

Bu antik köyün düzenlenmiş bahçelerinin bazılarına yürüyün ve bir bardak ev yapımı içki için. Bazen şira, bazen şarap.

Çok değerli eşyalar tutan 600 yıllık eski St. Mary kilisesini ve 200 yıl önceden beri hala çalışan eski bir zeytin değirmenini ziyaret edin.

Bir dönem bu köyde yedi değirmen vardı. Ancak, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bir çoğu kaybedildi. Bugün, bu Akdeniz kırsalı turizme hayat veriyor.

Lubnica (Lubnice)

Bu dağ köyünün kış veya yaz aylarında daha güzel olup olmadığını söylemek zor. Eğer sıcaklardan ve yoğun plajlardan sıkılıyorsanız, burayı hemen ziyaret edin. Yazın bile sıcaklık 10 dereceye düştüğü için buraya bayılacaksınız.

Orman, su ve meyve bahçelerinin yanı sıra etek kutsal ağacı gibi sayısız efsaneler bakımından zengindir. Bir bardak ev yapımı ahududu likörü ile, yerliler size hoşgeldiniz diyecekler ve sohbetlerinize ortak olacaklar.

Bu kuzey köyünün yakınlarında Pesica Gölü, Biogradska Gölü ve Milli Parkı’nı ziyaret edebilirsiniz. Jelovica ve Bjelasica ise Lubnice yakınlarında yer alan görmeniz gereken doğal güzelliklere sahip yerler arasındadır.

Kaynak: ShareMontenegro